|
‘Çehov’a giriş’ niteliğinde bir tiyatro oyunu:
Çehov makinesi
| Tiyatro yazıları 6
Belgin Invictus,
Grafik Saati
Belgin ile dünyadan magazin,
Tiyatro yazılarım
Diğer yazılarımdan
29 Aralık 2014
İlk yayın: MyBilet e-Dergi,
Sayı: 20,
Tiyatro
- 27 Aralık 2013 - 9 Ocak 2014
|
Tiyatro yazıları: Belgin Invictus |
|
Yazan:
Belgin Invictus |
Oyun ve sahne bilgileri
Sahne Üsküdar Tekel sahnesi ve Akün sahnesi - Devlet Tiyatroları
Yazan: Matei Visniec
Çeviren: Mete Gürman
Yöneten: Müge Gürman
Dekor Tasarımı: Zeki Sayaroğlu
Giysi Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: Akın Yılmaz
Dramaturg: Müge Gürman
Yönetmen Yardımcısı: Erkan Taşdöğen
Asistanlar: Fatih Sönmez, İsmet Vural
Sahne Amiri: Savaş Aykılıç
Kondüvit: Taner Turan
Işık Kumanda: Kemal Başar
Oyuncular: Fatih Sönmez, Hakan
Vanlı, Levent Öktem, Şahin Çelik,
Erkan Taşdöğen, Nalan Okçuoğlu,
Toygun Ateş, Sanem Öge, Alper
Saldıran, Çağrı Şensoy, Pınar
Tuncagil, Arda Baykal, İsmet
Vural, Didem Ertan, Aslı Özsaraç,
Duygu Gökhan, Eren Balkan |
|
|
Blogum |
Facebook sayfam |
Google Plus sayfam |
belgininvictus1968[at]gmail.com
|
|
|
|
|
Rus tiyatro yazarı ve modern kısa öykülerin
kurucusu Anton Pavloviç Çehov, bu defa Devlet Tiyatrosu sahnesine kendi yaşam
hikayesiyle çıkıyor. Hayatını tüberküloz
hastalığından kaybeden ünlü yazarın son günleri, oyunlarındaki karakterleriyle
sohbetleri üzerinden kurgulanıyor. ‘Çehov Makinesi’nde seyrettiğimiz Çehov,
geçmişinin ve hayal gücünün girdabında adeta ‘kapana kısılmış’, sanat ve hayat
adına artık yapacak hiçbir şeyi kalmamış durumda.
Romanya’da doğan ve halen Paris’te yaşayan yazar Matei Visniec, ilk kez 2005’te
sahnelenen ‘Çehov Makinesi’nde, yazarlık ve ölüm üzerine felsefi yorumlarını
Çehov üzerinden sahneye aktarmış. Oyunla ilgili olarak şunları söylüyor Visniec:
“Neden mi Çehov Makinesi? Çünkü Çehov Tiyatrosu, kaderi ‘öğüten’ bir makine. Bu
sistemin nasıl işlediğini, neden hiç durmadığını, kurbanlarının neden pek de
fazla karşı koymadığını, Çehov’un bu makinenin kendisini de yiyip bitirmesine
neden izin verdiğini anlamak için bu makineye iyi bakmak gerek.”
Çağdaş bir yazar için, Çehov’un mirasının derinliklerine girmenin Everest’e
tırmanmak kadar zor olduğu söylenir. Visniec, hem de ölmek üzereyken oyun
karakterleriyle karşılaşan Çehov için gerçeküstü, belirsizlikler içeren ve
absürd bir oyun kurguluyor. Çehov’un ‘Üç Kız Kardeş’, ‘Vanya Dayı’, ‘Vişne
Bahçesi’, ‘Ivanov’ ve ‘Martı’ oyunlarındaki karakterler Visniec’in oyununda
yepyeni ve alaycı bir yapıya bürünüyor.
Sahnede kesilmiş vişne ağaçlarının kütükleri duruyor. Arka planda bir tren
görüntüsü ansıtılıyor, tren kapısı ve pencerelerinin açıldığı illüzyonu
yaratılıyor. Döner sahne ve tren silüeti, yazarın buluştuğu karakterlerin
değiştiği sahneler arasındaki geçişleri veriyor. azarlık kariyerinin büyük
kısmında aynı zamanda doktorluk mesleğini de yürüten ve “Doktorluk benim karım,
edebiyat da metresim” diyen Çehov’un doktor kimliğini de görüyoruz oyunda. Hatta
yaralı olan karakterlerini tedavi ediyor.
Karakterler, içinde bulundukları oyunlar hakkında bilgiler vermekle birlikte,
Çehov’un yazarlığını da müstehzi ifadelerle ve zaman zaman kahkahalar atarak
sorguluyor. Mesela, sonlara doğru, ‘Üç Kızkardeş’teki çocuk karakter ‘Bobik’,
yazarın karşısına büyümüş olarak çıkıyor. Artık Çehov Müzesi’nin bekçisi olan
Bobik, oyunda kendisi için “Bu çocuk benim olsaydı tavada kızartıp bir güzel
yerdim” dendiğini hatırlatarak yazara serzenişte bulunuyor. Tozlar içindeki müze
ise eski kültürün yok oluşunu, değerini kaybedişini ve çağdaş Rus/ Doğu Avrupa
yaşamının moral bozucu gri dünyasını simgeliyor.
Oyunun daha başlarında upuzun bacaklarıyla gördüğümüz ‘Yolcu’yu canlandıran
oyuncu Arda Baykal’ın o takma bacaklarla çok iyi idare ettiğini, bunun yanı sıra
absürd mizah yeteneğini özellikle sesiyle çok iyi yansıttığını ve ‘Vişne
Bahçesi’ndeki zengin tüccar rolündeki Erkan Taşdöğen ile birlikte sahnesinin
dikkate değer olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Kadrodaki tecrübeli oyuncular
da, genç oyuncular da dikkat çekici performanslar sergiliyor. Kostüm tasarımı
oyunun en başarılı unsurlarından. ‘Vişne Bahçesi’ndeki yaşlı uşak Firs’in
kaplumbağa kostümü, orada unutulan ve evle birlikte gömülen uşağın “Ben evimi
sırtımda taşıyorum, bu evden hiçbir zaman
ayrılamam” anlayışına göndermede bulunuyor mesela. Karakterlerin yüzlerini
bembeyaz gösteren makyaj da çok başarılı. Ayrıca müzikler ve oyunun sonunda
Çehov ‘İstiridye
Nakliyat’ treniyle tek başına yolculuğuna çıkarken çalan ünlü İngiliz caz
sanatçısı John Surman’ın ‘Portrait of a Romantic’ parçası yerinde seçimler
olmuş.
Bütün bunlara karşın vurgulamak gereken önemli hususlar da var elbette. Çehov’un
bu oyunlarındaki karakterleri iyi tanımayanlar, oyunun bazı bölümlerinde
Visniec’in neyi ne amaçla yansıttığını çözümlemekte zorlanabilir. Onun için 2
perdelik, yaklaşık 2,5 saat süren ve ritmi bazen yavaşlayan oyun uzun gelebilir.
Karakterleri iyi tanıyanlar ise oyunu daha bir keyifle izleyecektir. Diğer
taraftan da, Çehov Tiyatrosu’nu çok iyi tanımayan tiyatroseverler için ‘Çehov
Makinesi’, bir nevi ‘Çehov’a giriş’ niteliğinde olabilir. Hatta Paris’te olduğu
gibi bu oyunun dönüşümlü olarak bir de semineri düzenlenebilir. Yazarın büyülü
dünyasına adım atmak isteyenler, bu yolculuğa yine Devlet Tiyatroları’nda bu
sezon sahnelenen Çehov oyunlarından başlayabilirler.
Devlet Tiyatroları’nın prodüksiyonuyla Üsküdar Tekel Sahnesi’nde sahnelenen
‘Çehov Makinesi’, sezon boyunca izlenebilir.
Yazan: Belgin Invictus
Blogum
Facebook
sayfam
Google Plus sayfam
belgininvictus1968[at]gmail.com
GrafikSaati Kültür Sanat Dergisi
|